Portre

Daha iyisine daha güzeline…

TAKI TASARIMCISI BANU KENT

Sekiz yıl Amsterdam’da yaşadıktan sonra İstanbul’a dönen Banu Kent, özgür ve özgün tasarımlarıyla dikkat çekiyor. Markasının ismi de bir o kadar sıra dışı. der-liebling kelimesi, Almanca’da sevilen kişi yani sevgili anlamına geliyor. Durum böyle olunca, karşımıza süprizlerle dolu, heyecanlı tasarımlar ortaya çıkıyor.

d12

Yaratıcılığı nasıl tanımlarsınız? Kontrolsüz bir düşünme mekanizması.

Bilgi akışınızı nereden sağlarsınız? Seyahat ederek, araştırarak ve merak ederek. Bir bilgiye ulaşmak için çok fazla kitap karıştıran biri değilim. Onun yerine o bilgiye ulaşabileceğim yere ya da insana gidip öğrenmeyi tercih ederim. Bu da mümkün değilse, internet her zaman kurtarıcım olmuştur.

Tasarımcı olmak çocukluk hayaliniz miydi? Aslında küçükken balerin olmak istemiştim. Konservatuar sınavına girdim ama vücut yapım hiç eğilimli olmadığı için reddettiler. Bununla birlikte çocukluk hayallerimin sonu kısa ve net oldu. Daha sonra üniversiteyi bitirip çalışıncaya kadar moda sektöründe olmak istedim ve gerçekten hayallerimin peşinden Amsterdam’a kadar gittim. Şimdi de moda sektöründen çok da alakasız olmayan kuyumculuk sektöründeyim.

d3

Tasarım ve trendler hakkında ne düşünüyorsunuz? Tasarım için her zaman araştırma yaparım. İlham veren bilgi ve görselleri toplarım ama trendleri takip etmem.

Şu sıralar hangi müzikler eşliğinde çalışıyorsunuz? Kardeşimle son yaptığım Hindistan seyahatinin etkisinden hala kurtulabilmiş değilim.  Çalışırken bol enstrümanlı Hint müzikleri dinliyorum. Gece geç saatlerde çalışacaksam da eski plaklarıma, 60 – 70’lerin müziklerine dönüyorum. Enerjimi her zaman yükseltirler.

En son hangi kitapları okudunuz? En son Elif Şafak’ın ‘Ustam ve Ben’ isimli romanını okudum. Bir de uzun zamandır bitiremediğim ve aslında bitmesini hiç istemediğim James Clavell imzalı ‘Shogun’ romanını okuyorum.

d4

En son ne tasarladınız? Çıkış noktası / fikri neydi? Arzu Kaprol’ün İlkbahar – Yaz 2014 takılarını tasarladım. Koleksiyonun çıkış noktası, giyim koleksiyonun da çıkış noktası olan kelebek etkisiydi. Kelebek etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülmez sonuçlar doğurabilmesine verilen isim. Koleksiyonda kullanılan taş ve geometrik şekillerde bunu görmek mümkün.

Dekorasyon ve moda dergileriyle aranız nasıl? Çok fazla aramam, elimin altındaysa da okurum. Birbirimize karşı çok sadık bir ilişkimiz yok.

Size ilham veren tasarımcı ve sanatçılar kimler? Kendi elleriyle bir iş ortaya koyan her usta ve sanatçı bana ilham verir. Yaptığım işte zanaatin rolü büyük, tasarladığım parçaların hemen hepsi Kapalıçarşı’dan çıkma bir tezgahın üzerinde tek tek elde yapılıyor. Dolayısıyla bu parçaları yaparken çevremdeki ustalardan çok fazla ilham alıyorum.

Gelecekle ilgili sizi ne düşündürüyor? Gelecek kaygılarım biraz duygusal nitelikte… Her beş kişiden ikisinin işini nefret ederek yaptığı şu günlerde, 10 sene sonra da şu an çok sevdiğim işimi devam ettirebilecek miyim sorusu aklımı kurcalıyor ama çok pozitif ve cesaretliyim. Sadece iki sene içinde katettiğim yola bakacak olursak, önümüzdeki 10 sene içinde kim bilir karşıma neler çıkaracak… (www.der-liebling.com)

YAPIM RANA KORGÜL